En Mutlu İnsanlar Belki De Baca Temizleyicileridir !

O güzel çocukluk yıllarından kalma şeylerden birisiydi kurum bağlayan bacaların temizlenmesi. Çocuk aklımla bunun neden yapıldığına anlam veremez ama büyük keyif alırdım. Kışa hazırlanırken tüm aileler bacalarını ve soba borularını imece usulü temizlerdi. Kışın ortasında bazen evin içinde duman tütmeye başlayınca soba borularının veya bacanın kurum bağladığı anlaşılır bir daha temizliği yapılırdı.

Baca temizleyiciliğinin geçmişine baktığımızda; kömürün çok katlı binalarda ısınmak için kullanılmaya başlanmasıyla bir meslek haline gelmiş. Bununla birlikte modern bir meslek haline gelene kadar bu işleri küçük bedenleri bacalara sığabildiği için çocukların yaptığı bir dönem de yaşanmış. İngiliz Şair William Blake “The Chimney Sweeper” adlı şiirinde bu acıları yaşayan çocukların hikayesini anlatır. 18. yüzyıl İngiltere’sinde kimsesiz çocuklar bu işlerde bacalara sığabildikleri zamana kadar çalıştırılır sonra ölüme terk edilirmiş. Bazı fakir ailelerin çocukları ise bu işleri yapsınlar diye para karşılığında satılırmış. Şiirde geçen “black coffin” yani “kara tabut” ifadesi de bu bacalarda yolunu kaybedip ölen ve sonra iskeletleri bulunan çocukları anlatıyor.

Yıllar içerisinde Avrupa’da profesyonel bir meslek haline gelen baca temizleyiciliği orta ve üst sosyoekonomik gelir grubuna sahip kişilerin evlerinde smokin giyip başına silindir şapka takan kişiler tarafından yapılmaya başlanmış. Sonraki dönemlerde bacaların içerisinde kimyasal maddeler yakılarak kurumların bu şekilde temizlenmesiyle daha kolay yapılır hale gelmiş.

Baca temizleme kavramı 19. yüzyıl sonlarında gelişmeye başlayan psikanalizin de kullandığı bir ifade haline geldi. Psikanalizin yaratıcısı olarak addedilen Sigmund Freud 1909 yılındaki bir konuşmasında bu yöntemi ilk defa Viyanalı hekim Josef Breuer’in kullandığını ifade ediyor. Psikanalizin bilinen ilk hastası; takma adı Anna O. olan bir histeri vakasıydı. Gerçek ismi Bertha Pappenheim olan bu hasta 1880-1882 yılları arasında Josef Breuer tarafından tedavi edilmiş 1895 yılında Histeri Araştırmaları’nda öyküsü yayımlanmıştı. Anna O. içini döküp rahatlamasını sağlayan görüşmelere “talking cure” yani “konuşarak tedavi” adını vermişti. Zaman zaman şaka yollu “chimney sweeping” yani “baca temizliği” diyordu. Bertha Pappenheim sonraki yıllarda psikanalizin manevi annesi olarak anıldı, hatta 1954 yılında adına bir posta pulu dahi basıldı.

Her ne kadar günümüzde klasik psikanalitik tedavi uygulayan terapistler kalmasa da psikodinamik psikoterapiler güncelliğini koruyor. Uygulanan terapi yaklaşımı hangisi olursa olsun danışanların yakınlarına dahi anlatmakta güçlük çektiği şeyleri can kulağıyla dinleyen terapistler belki de günümüzün ruhsal baca temizleyicileridir.

Bir başka şair İsmet ÖZEL de 1974 yılında yazdığı “Akla Karşı Tezler” şiirinde baca temizleyicilerinden söz eder. İsmet ÖZEL baca temizlemenin psikanalizde de kullanılan bir kavram olduğunu biliyor muydu bu şiiri yazarken bilemiyorum. Aşağıdaki çarpıcı dizelerde bu zorlu işi yapan kişilerin yüreklerini geniş, dayanıklı, aydınlık tutmak zorunda olduklarını ifade ediyor.  

En mutlu insanlar belki de
baca temizleyicileridir
öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki
yüreklerini geniş, dayanıklı
aydınlık tutmak zorundadırlar
buna yükümlü sayarlar kendilerini.
Baca temizleyicileri başkalarını sevmekle kalmaz
başkalarınca sevilirler aynı zamanda
çünkü herkesi düşünmeyecek kadar mutlu
herkes tarafından düşünülmeyecek kadar mutludurlar.

Bu dizeleri her okuyuşumda çocukluğumdaki o mutlu anıları hatırlıyorum. Üniversite eğitimimden bugüne iyi bir baca temizleyicisi olabilmek için meşakkatli süreçlerden geçmek gerektiğinin bilincinde yolculuğuma devam ediyorum. Bu yolculuğun aynı zamanda büyük bir mutluluk ve huzur kaynağı olduğuna başka türlü de hakkıyla yapılamayacağına inanıyorum.

“En Mutlu İnsanlar Belki De Baca Temizleyicileridir !” üzerine 6 yorum

  1. Kenan Bey; insani nice arı değeri bünyesinde barındıran, yüzyüze sohbetiyle muhatabının canına can katan nadir dostlarımdandır. Hatta samimiyetin dozajını “kardeşim” kelimesiyle daha iyi tarif ederim sanırım. Birlikte geçirdiğimiz birkaç yılın ardından araya giren mücbir mesafeler, bu samimiyetin katili olmaya asla muktedir olamamıştır. Yukarıdaki yazısından da net bir şekilde anlayacağınız üzere içinden geldiği kültüre ve aile kurumuna sımsıkı bağlıdır. Onu yüzyüze tanıma fırsatı bulursanız, mizacının duruşuna yansıdığına şahit olacaksınız. Onu tanıdığım için mutluyum…
    Yolun açık olsun baca temizleyicisi…
    M.A.K

    Cevapla
    • Değerli ağabeyim; beni ifadelerinle çok duygulandırdın, bende birkaç insani nitelik oluştuysa eğer bunda seninle geçirdiğim o kıymetli zamanların çok büyük payı var. Kilometrelerin aramıza mesafe koyamayacağını her daim hissediyorum. İyi ki varsın.

      Cevapla
  2. Değerli Kenan Hocam, duygu ve düşüncelerinizi tecrübe ve bilgilerinizle öyle güzel harmanlayarak yazmışsınız ki, bir çırpıda okudum ve sizinle kısa süreli de olsa aynı şehirde çalışmış ve sizi tanımış olmaktan mutluluk duydum.

    Cevapla

Kenan TURAN için bir cevap yazın Cevabı iptal et